Blog

Karın ağrısı, kusma ve ishal ile kendini belli eden gıda zehirlenmeleri, bozuk besinlerin tüketilmesi ya da yanlış pişirme yöntemleri nedeniyle ortaya çıkabiliyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Dyt. Ayris Gürsili, gıda zehirlenmelerinin nedenlerini ve alınabilecek önlemleri anlatıyor.

 

Bozulmuş gıdaların tüketilmesi sonucu ortaya çıkan gıda zehirlenmeleri kendini ishal, kusma ve karın ağrısıyla gösteriyor. Özellikle sıcak günlerde daha sık görülen gıda zehirlenmelerinde erken müdahalenin önemine dikkat çeken DoktorTakvimi.com uzmanlarından Dyt. Ayris Gürsili, bu sayede yaşanabilecek olumsuzların önüne geçilerek, daha kolay bir iyileşme sağlanabileceğini belirtiyor. Dyt. Gürsili, bakteri, parazit, virüs ve organizmaların sindirim sistemine karışmasıyla ortaya çıkan gıda zehirlenmelerinin daha ağır olduğu durumlarda ise mutlaka bir sağlık kurumuna başvurulması gerektiğinin altını çiziyor.  Dyt. Gürsili, gıda zehirlenmelerinde teşhisin nasıl konulduğuna dair ise şu bilgileri paylaşıyor: “Hasta ile doktorun buradaki iletişimi, rahatlıkla tanı koymasını sağlar. Hasta hastaneye gelmeden önce tükettiği besinleri hekim ile paylaşır. Hasta belirtilerini ve ne kadar süredir bu belirtileri yaşadığını hekime ifade ederek tanı koyma sürecini hızlandırır. Doktor fiziksel muayene ile zehirlenme belirtilerini gözlemler. Eğer toksinlere bağlı olarak bir zehirlenme gerçekleşmişse; yapılacak tahliller ile ortaya çıkar. Hekiminiz sizden, kan ve dışkı testi veya parazit muayenesi isteyebilir. Tüm bu tahliller ve tetkikler sonucu doğru bir tedavi yöntemi uygulanmaya başlar.”

 

Dyt. Gürsili, gıda zehirlenmelerinde doğru bilinen yanlışları ise şöyle sıralıyor: “Bozuk yiyeceklerin kötü koktuğu ve göründüğü için bozulduğunun rahatça anlaşılabileceğine dair yanlış bir kanı bulunuyor. Oysa bozulan her gıda kötü görünüp kokmayabilir. Çünkü bakteriler gözle görülmezler ve bu durum gıda zehirlenmesine sebep olabilir. Bunun yanı sıra bazı kişiler az pişmiş yumurtanın hem daha lezzetli hem de sağlıklı olduğunu düşünüyor. Oysa size lezzetli gelse de yumurtanın zehirlenmelere neden olmaması için beyazının da sarısının da çok iyi pişmiş olması gerekir. Bunun gibi bir başka yanlış kanı da eti biraz pişirip sonra mangalda pişirmeye devam etmenin sağlıklı olduğu düşüncesi… Oysa eti böyle pişirmek bakteriler hızla çoğalmasına ve sonrasında zehirlenmelere yol açabilir.”

 

DoktorTakvimi.com uzmanlarından Dyt. Ayris Gürsili, gıda zehirlenmelerinin önüne geçmek için meyvelerin su ve fırça yardımıyla iyice yıkanmasını, sebzelerin ise su dolu bir kapta bekletilip iyice temizlendiğinden emin olduktan sonra tüketilmesini öneriyor. Aynı anda yapılan yemeklerle, aynı mutfak araç ve gereçlerini kullanmak gerektiğini de hatırlatan Gürsili, “Örneğin; çiğ et kesilmiş bir tahtada, güzelce yıkanmadan farklı bir yemeği kesmek doğru değildir. Her işlem sonrası mutfak araç ve gereçlerinin iyice temizlenmesi gerekir” diyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Toplumda çok yaygın görülen huzursuz bacak sendromu, bir hastalık olarak düşünülmediği için insanlar yıllarca bu hastalıkla tedavi edilmeden yaşıyor. Huzursuz bacak sendromunun özellikle dinlenme döneminde ortaya çıktığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Bacaklarda uyuşma, yanma, iğnelenme, karıncalanma, ağrı ve şiddetli hareket ettirme isteği gibi yakınmalarla kendini gösteren ve nörolojik bir hastalık olan huzursuz bacak sendromu, genellikle akşam saatlerinde ortaya çıkıyor. Huzursuz bacak sendromu kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla görülüyor. Demir eksikliği, ileri evre böbrek yetmezliği, diyabet ve Parkinson gibi hastalıklar huzursuz bacak sendromuna neden olabiliyor. Ancak rahatlatıcı hareketler ve uygun ilaç tedavisiyle huzursuz bacak sendromu tedavi edilebilir” şeklinde konuştu.

 

Yapılan çalışmalara göre huzursuz bacak sendromunun görülme sıklığı yüzde 1-15 arasında değişiyor. Bu rakamın Türkiye’de yüzde 3-5 arasında olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Huzursuz bacak sendromu genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan bir hastalık olmakla beraber tüm yaşlarda rastlanabiliyor. Huzursuz bacak sendromu yakınmaları genellikle akşam saatlerinde ve bacaklarda ortaya çıkarken, ilerleyen durumlarda gün içinde uzun süreli oturma ve istirahat dönemlerinde de görülebiliyor. Hastalığın en önemli özelliklerden biri yakınmaların hareketle azalmasıdır” açıklamasında bulundu.

 

İstirahat dönemlerinde belirti gösteriyor

Semptomların sıklıkla akşam ve dinlenme saatlerinde ortaya çıktığını vurgulayan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Huzursuz bacak sendromu olan hastaların ortalama yüzde 80’inde uyku sırasında, belirli aralıklarla bacaklarda ortaya çıkan Periyodik Bacak Hareketleri (PBH) görülebiliyor. Bazı hastalarda huzursuz bacak sendromu olmaksızın periyodik bacak hareketleri (PBH) de ortaya çıkabiliyor. Özellikle kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla görülen huzursuz bacak sendromu belirtileri arasında; bacaklarda anormal duyularla birlikte şiddetli hareket ettirme isteğinin olması, bulguların oturma ve yatma gibi istirahat durumlarında ortaya çıkması, hareket ettirmekle bulguların tamamen ya da kısmen düzelmesi gibi belirtiler yer alıyor” diye konuştu. 

 

Demir eksikliği ve bazı ilaçlar huzursuz bacak sendromunu tetikliyor

Demir eksikliğinin huzursuz bacak sendromunun en önemli göstergesi olduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “İleri evre böbrek yetmezliği, şeker hastalığı, Parkinson hastalığı, sinirlerin değişik nedenlerle etkilenmesi, romatoid artrit ve hamilelik huzursuz bacak sendromuna neden olabilecek etkenler arasında yer alıyor. Bunların dışında bazı bulantı, depresyon ve psikoz ilaçları ile bazı sara, soğuk algınlığı ve tansiyon ilaçları huzursuz bacak sendromu bulgularını kötüleştirebiliyor” dedi.

 

Sigara tedaviyi olumsuz etkiliyor

Huzursuz bacak sendromunun tedavisinin olduğunu hatırlatan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Öncelikle yaşam tarzında ufak değişiklikler yapılabilir. Sigara, çikolata, çay ve kahve gibi kafein içeren besinlerden uzak durulmalı; özellikle akşam saatlerinde yatmadan önce bunların tüketilmemesine özen gösterilmeli. Gerekli değişiklikler yapılmasına rağmen rahatsızlık devam ediyorsa bir uzman ile görüşerek tedaviye başlanmalı” açıklamasında bulundu.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Günümüzde jinekolojik ameliyatlarda sık tercih edilmeye başlanan izsiz cerrahi yöntemi hakkında bilgilendirmede bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, “İzsiz cerrahi (vNOTES yöntemi), karından delikler açılarak yapılan laparoskopi yerine; vajen yolundan özel bir alet kullanarak ve karından hiçbir kesi yapmadan yapılan laparoskopi olarak özetlenebilir. İşlemle hasta için daha az ağrı, daha hızlı toparlanma, erken taburculuk ve izsiz özelliği ile iyi bir kozmetik sonuç elde edilebilir” dedi.

 

Uluslararası kılavuzlara göre jinekolojik ameliyatlarda ilk tercih edilmesi gereken cerrahi tipinin vajinal cerrahiler olduğunu ifade eden VM Medical Park Maltepe Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, “Ancak maalesef vajinal cerrahilerin oranı yıllar geçtikçe azalmaktadır. Bunun başlıca sebebi, her türlü ameliyatın vajinal yoldan yapılamaması, belirli bir miktarda sarkma gerektirmesi, yumurtalıklara ve tüplere ulaşmanın daha zor oluşu, tüm kadın organlarına ulaşmanın ve görüşün kısıtlılığı, kanama ihtimalinin daha fazla oluşu ve çok tecrübe gerektirmesidir. Bu yüzden son 10 yılda laparoskopi, vajinal cerrahilere göre çok daha fazla tercih edilir olmuştur” diye konuştu.

 

Kapalı (laparoskopik) ameliyatların açık (laparotomi) ameliyatlara üstünlüğünün tıpta kabul edilen bir gerçek olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, “Örneğin, bir rahim alma ameliyatında kapalı yöntemde açığa göre çok daha az iz kalır, daha az kanama olur, daha az ağrı olur ve hasta günlük yaşamına daha kısa vakitte geri döner” dedi.

 

VAJİNADAN LAPAROSKOPİ YAPILIYOR 

Son yıllarda cerrahideki en önemli gelişmelerden birinin vNOTES cerrahisinin uygulanmaya başlanması olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, şu bilgileri paylaştı:

 

“vNOTES (doğal açıklık endoskopik cerrahiler) yöntemi, ‘vajinal’ ve ‘laparoskopi’ yöntemini birleştirmiştir, bu yönüyle en güncel ve en teknolojik cerrahi yöntemlerden biridir. vNOTES yönteminde karından değil, vajinadan laparoskopi yapılarak jinekolojik ameliyatlar gerçekleştirilir. Vajinadan yaklaşık 3 cm’lik bir kesi yapılır ve özel bir giriş cihazı yardımıyla standart laparoskopi çubukları kullanılarak ameliyatlar gerçekleştirilir.” 

 

HASTALAR GÜNLÜK YAŞAMLARINA DAHA ÇABUK DÖNÜYOR

vNOTES yönteminde pür vajinal cerrahilere göre daha kolay şekilde yumurtalık ve tüplere ulaşılabildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa; yöntemin obez hastalarda daha konforlu ve güvenli olduğunu, direkt görüş sağladığı için hastada oluşabilecek olası bir kanamayı daha kolay durdurmayı sağladığını ifade etti. 

 

vNOTES’un laparoskopiye üstünlüğünün, tıpkı laparoskopinin açık cerrahilere üstünlüğü ile birçok benzerlik taşıdığının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, bunları şöyle sıraladı:

 

• vNOTES yönteminde laparoskopiye kıyasla; hastalar çok daha az ağrı duyar ve hatta birçoğu ameliyattan sonra ağrı kesici bile gerektirmez.
• Hastalar günlük yaşamlarına çok daha kısa sürede geri dönebilirler.
• Hastaların ameliyat sonrası memnuniyet oranları çok daha yüksektir.
• Hastaların karnında hiç bir iz yoktur, böylece laparoskopiye göre daha iyi kozmetik sonuçlar sunmaktadır.

 

PEK ÇOK JİNEKOLOJİK AMELİYATTA UYGULANABİLİYOR

vNOTES yönteminin pek çok jinekolojik ameliyatta uygulanabildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, bunların arasında rahim alma (histerektomi), rahim sarkması (yüksek uterosakral süspansiyon), tüp alma, tüp bağlama; tüplerin açık olup olmadığının değerlendirilmesi (kromopertübasyon), dış gebelik ameliyatı (ektopik gebelik), yumurtalık kisti (over kisti), dermoid kisti, tanısal (diagnostik), kanser ameliyatlarından önce değerlendirmenin (retroperitoneal sentinel lenf nodu) sayılabileceğini belirtti. Dr. Öğr. Üyesi Yassa, myom alma ameliyatının ise myomun yerleşimine göre uygunluk göstermesi halinde vnotes ile yapılabildiğini aktardı.

 

BAZI ÖZEL DURUMLARDA UYGUN OLMAYABİLİR

Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, derin endometriozis (çikolata kisti), tubaovaryan apse ve gebelik durumlarında ise vNOTES yönteminin uygulanamayacağını söyledi. 

 

Hemen her kadına rahatlıkla uygulanabilen vNOTES yönteminin, bazı durumlarda öncelik taşıdığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, bunları ise şöyle sıraladı:

 

• Kozmetik sebeplerle karnında iz istemeyen kadınlar.
• Ameliyat sonrası ağrıya dayanamayanlar.
• Ameliyat sonrasında istirahat ve nekahet dönemi için uzun süreye sahip olamayanlar için vNOTES ameliyatı özellikle tercih edilmelidir.
   

OBEZ HASTALARDA DA TERCİH EDİLEBİLİR

Obezitenin vNOTES’u zorlaştırsa da kesinlikle işleme engel olmadığını sözlerine ekleyen Dr. Öğr. Üyesi Murat Yassa, “Obez hastalarda laparoskopiye göre çok daha faydalıdır. Tekrarlı sezaryenler geçirmiş olmak vNOTES’u zorlaştırsa da, kesinlikle engel değildir. Bir kez vNOTES ameliyatı olan kadın, bir vNOTES cerrahisi daha geçirebilir, bu bir sorun oluşturmaz. Basit endometrioziste vNOTES yöntemi uygulanabilir. vNOTES yöntemi için rahimde sarkma şart değildir. Hiç doğum yapmamış ve rahminde sarkma olmayanlara da vNOTES uygulanabilir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bu tavsiyeler kas iskelet sistemi ağrılarını önleyebilir

 

Akıllı telefonların yoğun kullanımı nedeniyle oluşan duruş bozukluklarının yaygın kas iskelet sistemi ağrılarına neden olduğunu belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Nihal Özaras, “Kullanım sırasında genellikle sırt ve boyun kötü pozisyonda öne eğik durumda oluyor; el bilekleri ve el parmakları da uzun süre bükülü şekilde duruyor.” uyarısında bulundu. Prof. Dr. Nihal Özaras, telefonun yüksekte tutulmasını, böylece sırt ve boynun dik durmasının sağlanmasını, kullanımın her seferinde 15 dakika ile sınırlandırılmasını, sık sık duruş ve oturuş pozisyonunun değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Nihal Özaras, akıllı telefonların kullanımından kaynaklanan ağrılara işaret ederek önemli tavsiyelerde bulundu.

 

Akıllı telefonların kullanımı yaygınlaştı

 

Yoğun kullanım nedeniyle oluşan duruş bozukluklarının yaygın kas iskelet sistemi ağrılarına sebep olduğunu belirten Prof. Dr. Nihal Özaras, sosyal medya kullanımının artmasıyla akıllı telefonların da yoğun olarak kullanıldığına dikkat çekti.

 

Sırt ve boyun öne eğik duruyor

 

Prof. Dr. Nihal Özaras, özellikle gençlerin bazen saatler boyunca telefonlarını ellerinden düşürmediğini vurgulayarak 

“Kullanım sırasında genellikle sırt ve boyun kötü pozisyonda öne eğik durumda oluyor; el bilekleri ve el parmakları da uzun süre bükülü şekilde duruyor. Yapılan araştırmalar yoğun akıllı telefon kullanımının yaygın kas iskelet sistemi ağrılarına neden olduğunu ortaya koyuyor.” dedi.

 

Telefon yüksekte tutulmalı

 

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Nihal Özaras, bu ağrılardan kurtulmak için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

 

– Telefon yüksekte tutulmalı, sırt ve boynun dik durması sağlanmalı.

– Hep aynı noktaların zorlanmasını önlemek için sık sık duruş ve oturuş pozisyonu değiştirilmeli.

– Telefon hep aynı elde tutulmamalı, arada diğer ele alınarak kas ve eklemlerin dinlenmesine izin verilmeli.

– Mümkünse telefon tutucu gibi destekler kullanılarak kol ve eller dinlendirilmeli.

– Kullanım her seferinde 15 dakika ile sınırlandırılmalı.

– Uzun kullanımlarda ara ara boyun ve sırt bölgesine yönelik germe egzersizleri yapılmalı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı